Projenle BaşvurGönüllümüz Ol


Deneme Bilim Merkezi


BİLGİ TOPLUMUNA DÖNÜŞÜMÜN MÜJDESİ

(18 Nisan 1998)

DÜNYADA YENİ BİR UYGARLIK DOĞUYOR

İnsanlık ehlileştirdiği hayvana boyunduruk vurmayı öğrenince ve tekerleği keşfedince gezginci avlanan toplum düzeninden, tarım yapan yerleşik toplum düzenine geçti. Bu düzende binlerce yıl yaşadı. Daha sonra 1680 ile 1765 yılları arasında (Dennis Pepin, Thomas Newcomen, James Watt) buharlı makine geliştirildi ve kömür ocaklarındaki üretim bu makine yardımı ile aniden üçe katlandı. Artık tarım yapan toplumun yazgısı değişiyordu. İnsanlık yüzyıl içinde tarım çiftliklerinden fabrikalara taşındı ve fabrikaların etrafında yeni şehirler oluşturdu. Böylece daha sonraları endüstri devrimi olarak anacağımız olağanüstü serüven başlamış oldu.

Bu serüvenin ana boyutu yeni bilgilerle sürekli teknoloji gelistirmek, endüstriler kurmak oldu. İnsanlik teknolojiyi içinde yasadigi çevresinden ve dogadan türetmistir. Halada ayni sekilde türetmekte ve üretmektedir. Ama teknoloji dogal degildir. Teknoloji insana aittir ve insanin adeta sentetik uzantisi olarak kaslari–eli–kolu, kulagi-gözü, hafizasi-beynidir. Yeni bir teknoloji insanligin dünya görüsünün yeni bir ifadesidir. Ama bu görüs degismis yeni bir insana aittir. Bu yeni insan, yeni bir dünya görüsü düzenler. Bu yeni görüs yeni bilgilerle yeni bir teknoloji dogurur. Böylece insanligin birbirini besleyen harikulade gelisim sürecinin içiçeligi baslar ve sürer gider.

Günümüzde endüstri toplumlari daha da çok bilgi üreterek çok olumlu degisimler gerçeklestirmektedir. Bu degisimler bilgiye dayali yeni bir uygarligi sekillendirmektedir. Yeni uygarliga ulasan toplumlar bilgi ve teknolojiye dayali ekonomileri ile hizla gelismekte ve artik bilgi toplumu olarak anilmaktadirlar.

Bilim ve teknoloji günümüzde degisim ve ilerleme anlamindadir. Bilime ve teknolojiye yapilan yatirimlar insanliga sinirsiz olanaklar sunmaktadir. Sihhatli bir ekonomik büyüme, yeni is alanlarinin yaratilmasi, çevrenin bilinçli kullanilmasi, kalici baris ve yasam kalitesinin yükselmesi bu yatirimlarla güvence altina alinmaktadir

Günümüzde bilim ve teknoloji yatirimlari bütün hükümetler için öncelikli hedeflerdir. Ancak bu konuda en etkin ve basarili yatirimlari yine bilgi toplumlari’na sahip hükümetlerin yapabildigi gözlenmektedir

Endüstri toplumlarinda büyümeyi kapital + isçi emegi + teknoloji birlikte gerçeklestiriyorlardi. Endüstri toplumu gelistikçe; önce kapital / isçi emegi orani küçüldü; gelisme devam ettikçe teknolojinin katkisi büyüdü. Toplumun gelismesi daha da artinca, yeni bir bilesen devreye girdi: BILGI. Artik günümüzde bilgi, üretimde ve üretim verimliliginde düzenleyici aktör ve hakiki refahi yaratan ana unsurdur.

BİLGİ OKUR YAZARI

Bu gelismelerin isiginda toplumlar, egitim sistemlerini, tekrar sorgulamak ihtiyacini duymaktadirlar. Artik egitim ve ögrenme faaliyetleri yalniz okullarda sürdürülen ve okul saati bitince, biten sonlu bir faaliyet degildir. Egitim ve ögrenme faaliyetleri evde, okulda, is yerinde ve mümkün olan her yerde ve her firsatta birbirinin içine girerek, bütünleserek bireyin hayati boyunca sürdürecegi bir serüvene dönüsmektedir. Diger taraftan yeni yüzyilin bireyleri için okur-yazarlik ve iyi bir diploma sahipligi yetersizdir. Bilgi toplumlarinin, bireylerinden beklentisi, bilgi okur-yazarligi ve hatta bilim okur-yazarligi’dir. Kavramsal olarak bilgi okur-yazarligi’nin içinde; bilgiye hizla ulasma, bilgileri kullanarak daha faydali hale dönüstürme, yeni bilgiler üretme, çagin araçlarini verimli kullanabilme, alet yapma ve sistem kurma, ana dilinin bütün incelikleri ile kendini sözlü ve yazili ifade edebilme, en az ikinci yaygin bir dili akillica kullanabilme, demokratik düzen içinde birlikte çalisabilme, yasayabilme; gereginde liderlik yapabilme; evrensel düzeyde rekabet edebilme; yakin çevrenin, ülkenin ve dünyanin sorunlarina duyarli ve içten gelen bir gayretle çözüm arayabilme; kendi çikari ile toplum çikari çatistiginda, toplum çikari yaninda yer alabilme erdemi da dahil olmak üzere kapsamli, enellektüel vasiflar vardir

BİLİM MERKEZLERİ : YENİ ÖĞRENME ORTAMI

Londra Bilim Merkezi
Kral V. George Londra Bilim Müzesi'nden ayrılırken, 1928

Bütün bu vasıfların yalnızca belirli saatlerde gidilebilen okullarda edinilemeyeceği açıktır. Yasam için ögrenmenin büyük önem kazandigi günümüzde ögrenmeyi kolaylastiracak, yüzeysel öğrenme yerine kavrayarak derinlemesine öğrenmeyi destekleyecek, öğrenmeyi zevkli kılacak ve bir çok davranışı aynı anda yönlendirebilecek çok maksatlı ortamlara ihtiyaç duyulması doğaldır. İleri ülkelerde "Bilim Merkezleri" olarak ortaya çıkan yeni öğrenme alanlarının sayıları bu nedenle hızla artmaktadır. Bugün dünyada 1000’e yakın bilim merkezi hizmet vermektedir. Bu merkezlerin yilda yaklaşık olarak 250 milyon ziyaretçileri vardır ve sayıları hızla artmaktadır.

Bilim Merkezlerine ait teorik fikirlerin köklerini, bilim tarihinin kilometre taslari Francis Bacon, Rene Descartes, Gottfried Leibniz ve Benjamin Franklin gibi bilim adamlarinin kitaplarinda ve makalelerinde bulmaktayiz. Ilk uygulama örnekleri, müze anlaminda olmak üzere Ingiltere, Amerika, Almanya ve Fransa da ondokuzuncu asrin ilk yarisindan itibaren halkin hizmetine sunulmuslardir. Ilk örnekler hayat ve tabii bilimlere ait müzeler olarak kurulmustur. Birçok bilim müzesinin 20.yüzyilin basinda olusturulmasinda büyük dünya sergilerinin de önemli etkisi olmustur. 20.yüzyilin basindan itibaren müzelerde, fizik, matematik gibi temel bilimlere ait gösteriler ve gelisen teknolojilerin temel kavramlari da sergilenmeye baslamistir. 1945’den itibaren fizik ve astronomi bilimlerinin gösterileri agirlik kazanmistir. Insanligin sputnik basarisi, ilgiyi uzaya yönlendirmistir.

Bilim Merkezleri tarihinde kilometre tasi anlamini tasiyan kuruluslari söyle siralayabiliriz :

  • Londra - South Kensington bilim müzesi – 1857 (Halk için bilim teorileri ilk defa burada açiklandi).
  • Washington D.C. – Smitsonian Milli Müzesi – 1860 (Ilk defa teknoloji ve sanat birlikte sergilendi)
  • Münih – Deutsch Museum – 1921 (Ilk interaktif gösteriler burada sunuldu)
  • Detroit – Ford Müzesi – 1929 (Kesifler – icatlar teknoloji tarihi içinde sergilendi)
  • Chicago – Bilim ve Endüstri Müzesi – 1933 (Çok sayida interaktif gösteri halka sunuldu)
  • San Francisco – Exploratorium – 1969 (Ilk modern bilim merkezi)
  • Paris – La Cite Bilim Merkezi – 1987 (En büyük Bilim Merkezi)
  • Helsinki – Heureka Bilim Merkezi – 1989 (Sosyal Bilimlerle ilgili interaktif gösteri birimleri de halka sunuldu)
  • Amsterdam – Newmetropolis – 1997 (21. Yüzyil için bir Bilim Merkezi protipi)


San Francisco Bilim Merkezi
Dr. Frank Oppenheimer, Exploratorium Kurucusu, 1969

Son yirmi yilda artik bilim müzeleri tamamen bilim merkezlerine dönüsmüslerdir. Yeni yapilanlar ise çagin bilim merkezi anlayisa uygun olarak yapilmaktadirlar. Çagin bilim merkezi anlayisi özetlenirse :

  • Bilim merkezleri, müze gibi gösteri bilimleri (exhibit) sergilerler, fakat müze degildirler. Egitim verirler, ama okul degildirler. Ayni anda eglence sunarlar, ama eglence yeri de degildirler.
  • Bilim Merkezleri okullarla siki isbirligi yaparlar. Fakat pedagojisi çok hetorojen olan genis halk kitlelerinin de ögrenmesine uygun olarak hazirlanir.
  • Bilim Merkezleri, displinler arasi egitime agirlik verirler. Son arastirma sonuçlarini ve ileri teknolojileri sergilemek üzere, okullarda topluca bulundurulmasi mümkün olmayan ekipmanlarla zengince donatilmislardir.
  • Bilim Merkezleri Bilim / Teknoloji / Egitim alanlarinin birlesimini temsil ederler. Bu üç alanin özelliklerini kendilerinde birlestirirler
  • Bilim Merkezleri ideal egitim ortamlaridir. Çünkü anlamli ögrenme için bütün ön sartlari saglarlar

Özetlenirse, Bilim Merkezleri bilgi ile hasir-nesir olunan yeni ögrenme alanlaridir. Ziyaretçilerine ögrenme sevki, kesfetme mutlulugu, deney yapma heyecani hissettirmek için tasarlanmis ortamlardir ve toplumun kültürünün bir parçasidirlar.

TÜRKİYE NE YAPIYOR?

Dünyanin yasadigi bu degisim sürecinde güzel ülkemiz Türkiye ile ilgili bazi gerçekleri altini çizerek, kamuoyunun dikkatine sunmak istiyorum.

  • Türkiye, milli gelir seviyesi ve kalkinmislik indeksi siralamasinda dünya ülkeleri arasinda 69. siradadir ve bu sira dogal ve beseri kaynaklari ile uyumlu degildir. Ayni zamanda ileri ülkeler ile aramizdaki refah farki hizla açilmaktadir.
  • Türkiye egitim harcamalari için kisi basina 1993 yilinda 120 dolar ayirabilmistir. Dünya ortalamasi ayni yil 200 dolardir. Gelismis ülkelerde bu rakkam 1000 ila 1600 dolardir
  • Arastirma ve gelistirmeye ayirabildigimiz kaynaklar olmasi gereken seviyenin bir hayli altindadir (Türkiye 15 dolar/kisi; Amerika 900 dolar/kisi).
  • Bugün çalisan nüfusumuzun %80’I yeterli egitimden uzaktir. Örgün yüksek ögrenimde okullasma orani %12 seviyesindedir.
  • Çogulcu demoktarik yapinin vazgeçilmez unsuru siyasi partilerimiz arastirmaya çok duyarsizdirlar. Hükümet etmeye hazirlik için elzem olan bilimsel ülke politikalari ve alternatif kalkinma planlari henüz seçmenlere olmasi gereken içerikte sunulamamaktadir. Partilerimiz örgütlerinde hakiki anlamda siyasal arastirma birimine yer vermekte gecikmektedirler.
  • Türk endüstrisi patent üretiminde çok yetersiz kalmistir (Türkiye 2 adet patent/milyon kisi basina; Amerika Birlesik Devletleri 2000 adet patent/milyon kisi basina)
  • Türkiye ayrica sorunlarini yeterli hizda ve kalitede çözemektedir. (Çözümler çogu kere tutarli degil, kisa vadeli, öncelik ve bütünsellik yok, kaynak israfi çok fazla)

Diger taraftan süratle, Türk endüstrisinin rekabet gücü daha da artirilmalidir. Saglikli bir rekabet gücü, özgün ileri teknoloji üreterek kazanilir. Bunlar için yetismis insan gücüne Ersin Arioglu - 5 ihtiyaç vardir. Bu nedenle Türkiye bilimsel arastirmayi ve egitimi çok ciddiye almak zorundadir. Simdi Türkiye’nin önünde iç-içe olusmus bir firsatlar yumagi vardir.

  • Dünya siyasal yapisi; son 10 yilda; Türkiye’ye büyük ekonomik gelisim olanaklari sunarak degismektedir. Türkiye bu potansiyeli çok akilci kullanmalidir. Türkiye’nin bu konuda hizli ve basarili oldugu söylenemezse de, firsatlar henüz yok olmamistir.
  • TDiger taraftan, artik; Türk insani egitime büyük önem vermekte ve tasarrufunun egitime yönlendirilmesi için vergi yükü altina girmeyi de kabul edilebilmektedir. Egitim için ülkede bir bilinç uyanmis ve ilk defa, büyük fonlar olusmaya baslanmistir
  • Nihayet Türkiye yillardir beklettigi temel egitim süresinin uzatilmasi için gerekli yasal prosedürünü 16 sene sonra tamamlayabilmistir.

Simdi yapilacaklar, dünya degisiminin sundugu olanaklari ekonomik olarak degerlendirmesi ve ülkede olusan olumlu egitim rüzgarini ve fonlari hakiki egitim reformuna çevirme kararliliginin gösterilmesidir. Bizi mutlu ve güvenli yarinlara tasiyacak algilama kapasitesi yüksek, girisimci, sorun çözen, evrensel rekabete hazir bir neslin yetistirilmesi, ülkenin en büyük hedefi olmalidir. Bu firsattir. Bugüne kadar hep birseyler ters gitmisse, yapilacak tek sey, farkli seyler yapmaktir. Türkiye bunu basarmalidir ve basaracak güçtedir.

TÜRKİYE BİLİM MERKEZLERİ VAKFI

Artik iki yildir faaliyetlerini sürdüren Bilim Merkezi Vakfi’ndan bahsetmenin sirasi geldi. Türkiye’nin gerçeklerini bilen, dogmakta olan yeni uygarligin içinde Türkiye’nin kuvvetli ve saygin bir pozisyon almasi geregine inanan bir grup akademisyen, egitmen, is adami, yönetici bir araya geldiler. Yalniz gerçekleri bilen olmak, söylemek yetmez; böyle gelmis ama böyle gitmemeli; ayaga kalkip bir seyler yapmak gerek dediler ve BILIM MERKEZI VAKFI’ni KURDULAR (Eylül 1995).

Bugün Türkiye’de en çok bilgi üretenler (TÜBA-TÜBITAK, basta Istanbul Teknik Üniversitesi olmak üzere, Saygin Üniversiteler, Bilim Adamlari) en iyi egitimciler (Egitim Kurumlari, Akademisyenler, ögretmenler, pedagoglar) en çok üretenler (Sanayi Odasi, Mühendisler Odasi, birçok saygin sirket) topluma liderlik edenler (is adamlari, sanatkarlar, yazarlar, gazeteciler, yöneticiler) Bilim Merkezi Vakfi çatisi altinda bir yil gibi kisa bir süre içinde toplanarak örgütlendiler. Yine ayni süre içnide Vakfin SÖYLEMI olusturuldu

Temel Söylem

  • Insanin, içinde yasadigi çevresi ve toplumu ile birlikte uyum içinde varligini sürdürmesi ve gelismesi esastir. Birey topluma ve çevreye ragmen gelisemez
  • Her insan farkli yeteneklerle donatilmistir. Benzersizdir, degerlidir ve sistem halinde çalisan bir bütünün parçasidir.
  • Insanligin sürekli gelisimi için, bireylerin benzersiz, baskin ve özel yetenekleriyle katkilarina ihtiyaç vardir
  • Bu yeteneklerin ortaya çikarilmasi, kuvvetlendirilmesi ve insanliga katkisi için olanak saglanmalidir

Her kurulusun temel söylemi yaninda bir vizyonu, amaçlari ve hedefleri vardir. Bilim Merkezi Vakfi’nin vizyonu, amaçlari ve hedefleri söyle belirlenmistir.

VİZYON

Toplumumuzun temel ve sosyal bilimlere, gelisen teknolojilere, Türk ekonomisinin lokomotif endüstrilerine olan ilgisini artirarak; her yas grubunun, fakat özellikle genç nüfusun bilgi, beceri ve üretim kabiliyetlerinin gelismesine katkida bulunmaktadir. Böylece, Türk toplumunun bilgi toplumu’na dönüsümüne ve ulusal ekonomimizin güçlenmesine yardimci olunacagi düsünülmektedir

Bugün Türkiye’de en çok bilgi üretenler (TÜBA-TÜBITAK, basta Istanbul Teknik Üniversitesi olmak üzere, Saygin Üniversiteler, Bilim Adamlari) en iyi egitimciler (Egitim Kurumlari, Akademisyenler, ögretmenler, pedagoglar) en çok üretenler (Sanayi Odasi, Mühendisler Odasi, birçok saygin sirket) topluma liderlik edenler (is adamlari, sanatkarlar, yazarlar, gazeteciler, yöneticiler) Bilim Merkezi Vakfi çatisi altinda bir yil gibi kisa bir süre içinde toplanarak örgütlendiler. Yine ayni süre içnide Vakfin SÖYLEMI olusturuldu

AMAÇLAR

  • Çocuklarin, gençlerin ve yetiskinlerin merak duygusunu uyararak temel ve sosyal bilimler, uygulamalari bilimler, teknoloji ve Türk endüstrisi hakkinda bilgilerini artirmak.
  • Topluma, ögrenme sevki, kesfetme mutlulugu ve deney yapma heyecani veren bir ortam sunmak.
  • Ziyaretçilerin sözel, analitik ve bilimsel düsünce becerilerini artirmak ve gelistirmek
  • Toplumda yaratici fikirlerin, yeni bilgilerin, kesiflerin ve icatlarin tanitilmasi ve tartisilmasi için ortam saglamak.
  • Okullarin egitim programlarina uygulama alani olarak hizmet vermek.
  • Endüstri ile okullarin ve halkin iletisimini saglamak ve kuvvetlendirmek
  • Istanbul’da ulusal boyutta çagdas ve yilda bir milyon ziyaretçi kapasiteli bir Bilim Merkezi kurarak Mart 2002’de isletmeye almak
  • Ana Bilim Merkezi açilincaya kadar görev yapacak bir Deneme Bilim Merkezi’ni insa etmek ve Nisan 1998’de isletmeye almak.
  • Baska sehirlerde de bilim merkezleri açilmasinda öncülük ve yardim etmek.
  • Degisen ve gelisen egitim ihtiyaçlarini karsilamak üzere Türk Bilim Merkezleri elektronik agi olusturmak.
  • Kaynaklari kisitli okullara gezici üniteler yardimi ile temel bilimler ögretiminde uygulamali egitim olanaklari sunmak
  • Her yil Bilim Senligi düzenlemek ve Bilim Haftasi’nin ülke çapinda kutlanmasini saglamak.

BUGÜNE KADAR NELER YAPILDI?

Hedeflere ulasabilmek, Vakfimizin amaçlarini gerçeklestirmek için bugüne kadar yaptiklarimizi CBT okuyucularina kisaca özetlemek istiyorum.

Örgütlenmemiz, amaç ve hedeflerimizi tesbit etmemiz yaklasik bir yilimizi aldi. 1997 yili basinda Avrupa Bilim Merkezleri Birligi ECSITE’e üye olduk. Bu üyelik sayesinde uluslararasi benzerimiz olan örgütlere ulastik. Bilindigi gibi Mart 1997’de ilk Bilim Senligi’ni düzenledik ve beklenenin üzerinde katilim saglandi. Senlik 15 gün sürmüstü. 106 aktivite gerçeklestirdik ve 70.000 ziyaretçiyi 1000 m2 ’lik Senlik alaninda kabul ettik.

55. Cumhuriyet Hükümeti, programina Bilim Merkezleri’ni destekleme kararini aldi (13.07.1997) Tübitak ülkemizin Bilim ve Teknoloji politikalari içinde Vakfimizin hedefi içinde yer alan Bilim Merkezi’ni destekleyeceklerini açikladi (25.08.1997). Milli Egitim Bakanligi’na Bilim Haftasinin ülke çapinda kutlanmasinda yardimci olmalari için basvuruda bulunduk (04.09.1997). Merkezi Amerika’da bulunan Dünya Bilim ve Teknoloji Birligi’ne üye kabul edildik (15.10.1997). Böylece bütün dünyadaki Bilim Merkezleri ile tanisma olanagimiz oldu. Maliye Bakanligimiz yaklasik bir yil süren bir denetim süreci sonunda 23 Subat 1998 tarihli Bakanlar Kurulu karari ile Vakfimiza vergi muafiyeti hakki verdi. Iki uluslararasi konferansta Vakfimizi tanittik, ülkemizde olusturulan Bilim Merkezi kurma çalismalari hakkinda bilgi verdik, yeni bilim merkezi kavramlarinda Türkiye olarak düsüncelerimizi açikladik.

Ikinci Ersin Arioglu - 8 Bilim Senligi’ne hazirlandik ve en önemlisi hedeflerimiz arasinda yer alan ve büyük ulusal projemizi tamamlanincaya kadar görev yapacak bir Deneme Bilim Merkezi kurduk. Bugün açilisini yapiyoruz (18 Nisan 1998) Deneme Bilim Merkezi Istanbul Teknik Üniversitesi ile birlikte ortak olarak isletilecektir. Böyle köklü bir Üniversite ile ortak olmak ve bir deneme Bilim Merkezi’ni 6 aylik bir süre içinde Istanbullu’larin hizmetine sokabilmeyi basarmak Vakif yönetiminin büyük mutlulugu olmustur. Süphesiz Deneme Bilim Merkezi Istanbul Teknik Üniversitesi’nin liderliginde süratle gelisecek eksiklerini giderecek ve büyük proje için kadrolarimizin yetismesini saglayacaktir. Ayrica mütevazi de olsa, büyük yatirim için fon saglayacaktir. Hiç süphesiz Vakfimizin taninmasinda, ülkeye hizmet kapasitesinin genis kitlelere ulastirilmasinda büyük yarari olacaktir.

SIMDI HEDEF BÜYÜK PROJE

Vakfimizin is programinin kilometre taslari söyle :

  1. Ekim 1998’de Cumhuriyetimizin 75. Yili kutlamalari programi içinde büyük projenin temelini atmayi planliyoruz.
  2. Büyük Projeyi iki asama halinde tamamlanacak.

Birinci aşama:

  • 15000 m2 ’lik Bilim Merkezi
  • 300 kisilik Tiyatro-Sinema Salonu
  • Açik Hava Bilim Bahçesi, Otoparklar
  • Bu yeteneklerin ortaya çikarilmasi, kuvvetlendirilmesi ve insanliga katkisi için olanak saglanmalidir

İkinci Aşama: : Gökevi ve Aqua-Park-Akvaryum

Bu tesisler 2002 Mart ayinda 6. Bilim Senligi ile birlikte hizmete açilacaktir.

  1. 2000 yilinda gezici ünitelrele imkanlari kisitli okullara laboratuvarlar ve program sunma hizmetlerimiz baslayacaktir.
  2. 2000 yilindan itibaren önce Izmir, Bursa, Antalya illerinde yeni Bilim Merkezleri kurulmasi için örgütler olusturulacaktir
  3. 2002 yilinda Türk Bilim Merkezleri Elektronik Agi tesis edilmis olacaktir

FİNANSMAN

Ön hesaplar, Birinci asamanin tamamlanmasi için, diger kelimelerle Mart 2001 yilina kadar 30 milyon dolar finansman ihtiyaci olacagini göstermektedir. Bu degerin yaklasik %8’I teknik hizmetlere, %47’si insaatlara, %27’si gösteri birimlerine, %10’u yatirim dönemi giderlerine ayrilmistir.

Vakif bugüne kadar yaklasik 2,5 milyon dolar degerinde hizmet üretmis ve amaçlari dogrultusunda sarf edilmistir. Bu degerin %70’ini kurucular, %30’unu ise özel sponsorlugu kabul eden (bir çogu kurucumuz) sirketler tarafindan finanse edilmistir. Ayrica Istanbul Teknik Üniversitesi Deneme Bilim Merkezi için 5 süreli yer temini saglamistir. Temin edilen 3500 m2’lik yapi Vakif tarafindan restore edilmis ve Bilim Merkezi haline getirilmistir.

Vakfin bundan sonra ihtiyaci olan finansamnin %60’I Vakif öz kaynaklarindan, %30 kamusal kaynaklardan, %10’u ise uluslararasi arastirma fonlarindan temin edilecek biçimde plan yapilmaktadir.

BİLİM TAŞI KAMPANYASI

Vakfimiza yardim etmek, bagista bulunmak isteyen Bilim Severlere, Vakfimiz Bilim Tasi hediye etmektedir. Tas yerinde agirdir Türk atasözü ile Vakfimizin temelleri örülmektedir. Bu temele bir tas koymak isteyen Bilimseverler Vakfimaza müracaat ederek en az 7 milyon TL karsiliginda numarali Bilim Tasi satin alabilirler. Büyük Bilim Merkezi insa edilirken günü ve yeri geldiginde Ani Duvari’na tasin sahibi istedigi ismi yazdirabilecektir. Böylelikle bagis sahibinin ismi, Türk bilim tarihinde kilometretasi olarak yer alacak Bilim Merkezi ile birlikte yasatilacaktir. Bütün bilimseverleri, bilim dostlarini; Bilim Senligi haftasinda; Deneme Bilim Merkezi’ni (Istanbul Teknik Üniversitesi Taskisla-Istanbul) ziyarete davet etmekten büyük mutluluk duyuyorum. Burada Deneme Bilim Merkezi’ni gezebilirler, bilim kitaplari satin alabilirler ve BILIM TASI sahibi olmak için bagista bulunabilirsiniz.

Bilim Merkezlerinin tarih sürecinde olusumu incelendiginde, siçrama tarzinda gelisme sürecine girmek üzere olan toplumlarda; Bilim Merkezi fikirlerinin yesermekte oldugu gözlenmistir. Bu iliski dikkat çekici olmakla birlikte dogaldir. Bu nedenle, yönetim kurulu baskanligini yapmakla onur duydugum Vakfimizin projesi de Türkiye’ye müjdedir. Güzel günlerin çok uzukta olmadiginni habercisidir. Projemiz ulastigi fikir seviyesi, gördügü destegin yayginligi ile ulusal bir projedir ve bu niteligi ile proje, Türkiye’nin bilimsiz kalmaya niyeti olmadigini, dünya bilgi stoguna genis ulusal tecrübemizle anlamli katkilar yapmaya hazirlandigimizi gür sesle ilan etmektedir.

Türk bilim dostlari, siz de bu sesi güçlendirin ve katilin bize.

Ersin Arıoğlu


Dr. Ersin Arıoğlu
Yönetim Kurulu Başkanı (1998-2002)